7 Mart 2012 Çarşamba

Türk Mühendislerin yazılım başarısı

Amerika'nın Atom Bombası Denemesi

ATOM BOMBASI-VİDEO

Rüzgar ile calışan araba



Rüzgar ile calışan araba




Antalya'da yaşayan elektrik-elektronik mühendisi Kurtul Kurter, benzin

fiyatlarının artması üzerine kendi imkanlarıyla rüzgar jeneratörlü 'Atak Göktürk' ismini verdiği dev pervaneli otomobilinde uygulayan



İlk olarak iki tekerlekli bisiklet olarak başladığı projesini rüzgar jeneratörlü 'Atak Göktürk' ismini verdiği dev pervaneli otomobilinde uygulayan Kurtul Kurter, 420 kilogram ağırlığında, 2 metre 20 santimetre uzunluğunda, 1 metre 20 santimetre eninde iki kişi taşıyabilen, 34 beygirlik gücünü rüzgar jeneratöründen alan ve elektrikle calışan aracta park fren lambaları, far uzun kısa lambaları, süspansiyon 4 teker bağımsız, 85 santimetre capındaki pervanesi ile 12 volt 206 amper güc üretebildiğini

kaydetti.


Tamamen el yapımı olan aracı ile Antalya sokaklarında vatandaşların şaşkın bakışları arasında dolaşan Kurter, icadını benzin

fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeniyle geliştirdiğini belirtti. Kurter, "Benzin pahalı olunca rüzgar enerjisi ile calışan bir arac yaptım. 5-6 yıl öncesine dayanan bir projeydi.

Önce bir bisiklet vardı. Sonra otomobil haline getirmeye calıştım. Kendi otomobilim kapının önünde yatmaktan cürüdü. Dünyada en pahalı benzin Türkiye'de. Ben benzin almadığım icin fiyatını unuttum.

Arac ayrıca jeneratör olarak da kullanılabiliyor. Eğer destek verirlerse seri üretim yapmayı düşünüyorum" dedi.


İlk aşamada bazı kücük aksilikler yaşadığını anlatan mucit Kurter'e vatandaşlar ise tam destek verdi. Yüksel Ertuğrul isimli vatandaş, aracın desteklenmesi ve geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.


İHA


http://turkiye.haber.pro/haber-Ruzgar-ile-calisan-araba-25243.html





Okan Üniversitesi sürücüsüz otomobili test etti








Okan Üniversitesi’nin Mühendislik-Mimarlık Fakültesi bünyesindeki, Ulaştırma Teknolojileri ve Akıllı Otomotiv Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (UTAS) tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk sürücüsüz otomobili test edildi. Aracın deneme sürüşü ve basın toplantısı Okan Üniversitesi’nin Akfırat Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, sanayi ve üniversite işbirliğine çok önem verdiklerini, üniversite olarak amaçlarının, geliştirdikleri AR-GE çalışmaları ile dünya üniversitesi olmak olduğunu söyledi. Bu çerçevede Batı’yla olan ilişkilerini, Doğu’yla da kuvvetlendireceklerini vurgulayan Okan, özellikle yurt dışında uluslararası başarılar kazanmış üniversiteler ile yaptıkları işbirlikleri ile öğrencilerinin, Kurtköy’den dünyaya açılmalarını sağlamak istediklerini kaydetti.



-SÜRÜCÜSÜZ ARACA 500 BİN DOLAR YATIRIM YAPILDI-



Üniversitenin AR-GE çalışmaları kapsamında başlattığı Türkiye’nin ilk ’sürücüsüz otomobil’ için AR-GE çalışmalarının tamamlandığını söyleyen Okan, deneme sürüşü tamamlanan otonom aracın, Türk mühendisleri tarafından da geliştirilip, uygulamaya geçebileceğinin bu çalışma sayesinde görüldüğünü kaydetti. Üniversite olarak sürücüsüz araç geliştirme konusunda bilimsel çalışmaların tamamlandığına dikkati çeken Okan, bu teknolojinin artık otomotiv markalarının beğenisine sunulduğunu vurguladı. Okan, sürücüsüz aracın geliştirilmesinde, tüm AR-GE çalışmaları boyunca yaklaşık 400 bin ile 500 bin dolar arasında yatırım yapıldığını bildirdi.



-NORMAL BİR OTOMOBİLE GÖRE DAHA HIZLI DURUYOR-



UTAS Müdürü, Proje Yöneticisi ve Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejat Tuncay ise otonom araçların, yollardaki güvenliği arttıracağını belirterek, "Sürücüsüz araçlar, hızlı frenleme özelliği sayesinde önüne herhangi bir cisim çıktığında normal bir otomobile göre çok daha hızlı durabiliyor. Bu sayede güvenli sürüş alanında çığır açacak" dedi.



Toplantıda verilen bilgilere göre, sürücüsüz araç hareket esnasında radara benzer cihaz, ‘LIDAR’ ile çalışıyor. LIDAR, lazer ışınlarının gönderiliş zamanı ile yansıdıktan sonra geri ulaşım sürelerini kullanarak mesafeleri hesaplıyor. Araçta elektrikli hale dönüştürülmüş direksiyon, fren ve gaz pedalı kumandasıyla yönetiliyor. Normal bir otomobilin özelliklerine sahip araç, çevreden en küçük bir sinyal gelmesi ya da önüne bir engel çıkması halinde duruyor.(ANKA)



http://ekonomi.milliyet.com.tr/okan-universitesi-surucusuz-otomobili-test-etti/ekonomi/ekonomidetay/30.06.2011/1408698/default.htm



Almanya'da Kendi Kendini Süren Araç Nasıl Çalışıyor?

Almanya'da Kendi Kendini Süren Araç Nasıl Çalışıyor?



Google'ın yaptığı çalışmalarla tekrar yıldızı parlayan kendi kendini süren araç konsepti üzerinde çalışan firmalar ürünlerini videoyla tanıtmaya başldı.





Geçtiğimiz günlerde Google'ın otomat (kendi kendine çalışan) bir otomobil üzerinde çalıştığını açıklaması bu ürün konseptinin tekrar popüler olmasını sağladı. (Google'ın Robot Arabası Test Sürüşünde!)




İnternet devi bu konuda tek çalışma yapan firma değil ancak Google'ın tüm dünyada popüler bir şirket olması projenin fazlasıyla ilgi görmesini sağladı.




Kamuoyunun olaya sıcak baktığı şu günlerde benzer projeler üzerinde çalışan kurumlar da kendi ürünlerini ön plana çıkartmak için çalışmalar yapıyor.



Almanya'da bulunan Freie Üniversitesi uzun süredir üzerinde çalıştığı kendi kendine çalışan otomobil konseptini hazırladığı ilginç bir videoyla tanıttı.



Üniversite hazırladığı tanıtım filminde, otomat araçlarının nasıl taksi olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Otelinden çıkan birisi, tablet PC yardımıyla araca bulunduğu koordinatları bildiriyor bu sayede uydu üzerinden aldığı verileri değerlendiren taksi müşterisinin yanına kendiliğinden geliyor.



Bakın, Freie Üniversitesi bilim kurguyu nasıl da gerçeğe dönüştürmüş...



Video: Bilim Kurgunun Gerçeğe Dönüştüğü An!














MSN yazılımında Türk imzası











En iddialı msn yazılımında Türk imzası



Uşak’ta bir grup yazılım mühendisinin imzasını taşıyan ''MSP Messenger'' isimli program, 161 dilde çeviri yaparken, kullanıcılarına online alışveriş yapma, TV izleme ve radyo dinleme gibi imkanlar da sunuyor.





MSP Messerger’ı hayata geçiren ekipten Yazılım Mühendisi Necmettin Özalp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 4 yıl süren AR-GE çalışmaları sonucu "Türkiye’nin ilk online iletişim yazılımı"nı hayata geçirdiklerini söyledi.

MSP Messenger adını verdikleri programın mevcut online iletişim yazılımlarından farklı olarak bir çok yeniliğe sahip olduğunu belirten Özalp, programın 161 dilde sesli tercüme yapabildiğini, kullanıcılara online alışveriş yapma olanağı sunduğunu, program üzerinden tv izleme ve radyo dinleme imkanı bulunduğunu kaydetti.

Yazılımın internet üzerinden ücretsiz olarak kullanıma sunulduğunu belirten Özalp, "İlk 3 gün içinde 11ülkeden, 30 binden fazla kişi tarafından kullanılmaya başlandı" dedi.

Amaçlarının 6 ay içinde kullanıcı sayısını 10 milyonun üzerine çıkarmak olduğunu ifade eden Özalp, sözlerine şöyle devam etti: "Dünyada sınırlı sayıda online iletişim yazılımı var. Bu yazılımların borsadeğeri 25 ila 50 milyar dolar arasında değişiyor. ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerdeki tanınmış online iletişim yazılımları bilgisayar kullanıcılarının taleplerine tam olarak cevap veremediğini için MSP Messenger’ı hazırladık.

Oldukça iddialı olan programımız kendi tanıtımını kullanıcılar kanalıyla yapacak."



-161 DİLDE SESLİ VE YAZLI TERCÜME YAPIYOR-



MSP Messenger’ın dünyadaki online iletişim yazılımlarına yeni bir anlayış getireceğini belirten Özalp, sözlerini şöyle sürdürdü: "Program, 161 dilde sesli ve yazılı tercüme yapabiliyor. Yani karşınızdaki kişi hangi ülkeden olursa olsun, hangi dili ve lehçeyi konuşuyorsa konuşsun, siz Türkçe olarak yazıyorsunuz, karşı tarafa sesli olarak kendi dilinde çeviri yaparak, sesli ve yazılı olarak iletişim sağlıyor. Düşünün Çin’den bir kişiyle iş bağlantısı yapmak istiyorsunuz. Yazılım size tercümana ihtiyaç duymadan direk iletişim imkanı sağlıyor. Çocuğunuz dil öğrenmek istiyor. O ülkeden bir kişiyle iletişim kurup karşılıklı sesli ve yazılı konuşabiliyor.


MSP Messenger bilgisayarınızda kuruluysa aynı anda radyo dinleyip, anlaşmalı televizyon yayını sağlayıcılarından biri yardımıyla istediğiniz televizyon kanalını izleyebiliyorsunuz. Messenger üstünden bilgi paylaşımında artık sınırlarınız yok. İstediğiniz büyüklükte dosyayı MSP Messenger üstünden gönderebiliyor. Programın en önemli özelliklerinden biri online alışveriş yapma imkanı olması.Kayseri’den pastırma, Çorum’dan leblebi siparişi yapmak isterseniz MPS Messenger size bu imkanı sağlayacak. MSP Messenger sosyal paylaşım sitesi anlamında da hizmet verecek. Tek bir adresten sosyal paylaşım yapabileceksiniz.


Dünya çok kısa bir süre içinde MSP Messenger’i konuşacak. Biz iddialıyız, inanmıyorsanız yazılımı bilgisayarınıza ücretsiz olarak kurun ve kullanmanın keyfini çıkarın."



-"HEDEFİMİZ MİLYONLARCA DOLARLIK REKLAM GELİRİ"-



Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 22 milyon kişinin "messenger" yazılımı kullandığını, bu yazılımların toplam reklam gelirlerinin ise yıllık 2 milyar dolara ulaştığını bildiren Yazılım Mühendisi Özalp, bu gelirden Türkiye’nin herhangi bir pay alamadığını vurguladı.

MSP Messenger’ın yaygınlaşması halinde Türk firması olarak elde edecekleri gelirden milyonlarca dolar vergi ödeyeceklerini belirten Özalp, şöyle konuştu: "Yazılım sanal ortamda domino taşı etkisiyle yayılıyor. Bir kaç gün içinde bu yüz binlerce kullanıcıya ulaşmayı hedefliyoruz. Amacımız dünyada milyonlarca kişinin bu yazılımı kullanması. Türkçe ve İngilizce olarak yazılım hazır. Çok kısa süreArapça, Çinçe ve Rusça olarak yazılım hizmete girecek. Biz dünyada dil bilmezlik olgusunu ortadan kaldırıyoruz. Şu an çeviride yüzde 75 başarıyı yakaladık. Amacımız yüzde 90’a ulaşmak." -"BU BİR MİLLİ SİSTEM PROJESİ"- Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün, MSP Messenger’ın "Bilgisayar Programları ve Veritabanları"’na ilişkin tescilini yaptığını, ayrıca uluslararası bir yazılım firması tarafından da "Uluslararası Dijital İmza Sertifikası"nın onaylandığını vurgulayan Özalp, yazılımı "Milli Sistem Projesi" olarak adlandırdıklarını söyledi.


Türkiye’deki bilgisayar kullanıcılarını da "Türk Messenger"ını kullanmaya davet eden Özalp, "Bu yerli bir araba veya yerli malı kullanmak gibi bir şey. Biz ülkemizin kazanmasını isteyen bir avuç insanız. Kısa süre içinde Uşak’ta, bünyesinde çok yetenekli bilgisayar yazılımcıları barındıran 300 kişilik çalışma ekibi kuracağız. Yola avukatlar için bir online iletişim yazımı hazırlamak için çıkmıştık. Bir hayal kurduk. Şimdi hayalimiz gerçek oldu" diye konuştu.

Özalp, yazılımın ücretsiz olarak "http://www.mspmessenger.com/" adresinden indirilerek, olayca bilgisayarlara kurulabileceğini sözlerine ekledi.



http://www.sonkale.org/en-iddiali-msn-yaziliminda-turk-imzasi-h11266.html








Türk bilim adamından suda yürüyen robot





Türk bilim adamından suda yürüyen robot



ABD’de yaşayan Türk bilim adamı Metin Sitti, suda yürüyebilen bir mikrorobot üretmeyi başardı. 1 gram ağırlığındaki robotun maliyeti 10 dolar olarak açıklandı.



Carnegie Mellon Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde Doçent Yardımcısı olan Metin Sitti, suda yürüyen robotun yapımında su üzerinde yol alabilen bataklık böceklerinden esinlendi. Halen prototip aşamasındaki robot, tüm dalgasız sularda yürüyebiliyor. Üzerinde bulunan kimyasal sensörleri sayesinde, suyun içindeki toksinleri ve kirlilik durumunu tespit edebiliyor. Robot ayrıca kolundaki ağ ile su yüzeyindeki çöpleri de toplayabiliyor.



KAPORTA MALİYETİ 10 DOLAR



Karbon fiberden yapılan 15 cm boyundaki minik robot, 5 cm uzunluğunda su tutmayan plastikle kaplı çelik bacaklara sahip. Robotun, diğer türdeşleri gibi elektronik beyni, sensörleri ya da pili yok. Robotun kasları, radyo dalgalarıyla harekete geçen üç adet pizo-elektrik (küçük bir kristal parçası üzerine basınç uygulanarak elde edilen elektrik akımıyla çalışan sistem) aktivatöründen oluşuyor. Aktivatörler, kablolarla güç kaynağına bağlanıyor ve bir devre oluşturuyorlar.

Sitti’nin robotu suda yol almak için son derece hafif maddelerden oluşuyor. Dr. Metin Sitti, 1 gram’dan daha hafif olan robotta kullanılan maddelerin toplam değerinin de 10 dolardan az olduğunu ifade ediyor. Suyun üzerinde batmadan durabilen, ileri ya da geri hareket edebilen ve kendini iki bacağıyla ileri fırlatabilen robot halen prototip aşamasında. Dr. Sitti, altı ay içinde daha gelişmiş bir model üreteceklerini kaydetti.



BÖCEKLER SUDA NASIL YOL ALIYORLAR?



Su üzerinde yürüyen böcekler son derece hafif oldukları için suya batmıyor ve yüzeyde kalabiliyorlar. Bilim adamları uzun bir süre böceklerin suda, kendilerini ayakları ile iterek yol aldıklarını düşünüyorlardı. Ancak, 1993 yılında Stanford University biolojisti Mark Denny, yavru böceklerin daha bacakları gelişmeden dahi yüzebildiğini kanıtladı. Geçen yıl Massachusetts Institute of Technology matematik profesörü John M.W. Bush ve iki öğrencisi, boyalı suda böceklerin yüzüşünü video kamera ile görüntüleyerek bir analiz yaptılar. Bu araştırmada, böceklerin suyun yüzeyinde ayaklarını yüzeyin altına geçirmeden oldukları yerde zıpladıkları anlaşıldı. Buna göre, suyun yüzeyindeki doğal kaldırma gücü böcekleri geri zıplatıyor, yükselen böcek ileri doğru hareket ediyor.

Doğada bulunan 1 cm büyüklüğündeki böcekler bu yöntemle aslında sanıldığından da yüksek hızda yol alabiliyorlar. Örneğin, saniyede 1 metre yol alabilen canlıların bu sürati insan gövdesine çevrildiğinde saatte 650 km’lik bir hıza tekabül ediyor.



http://basariliturkler.ufoss.com/metin-sitti-suda-yuruyen-robot/





Türk Mühendislerin yazılım başarısı






Türk Mühendislerin yazılım başarısı





Türk Mühendislerin yazılım başarısı yeni bir çığır açıyor. Mühendislerin son geliştirdiği yazılım sayesinde artık klavye ile saatlerce yazı yazmak zorunda kalmayacaksınız.






Tamamı Türk mühendisler tarafından geliştirilen yazılım, konuşmaları yazıya çevirirken aynı zamanda yazıları da konuşmaya çevirebiliyor.





Herkesin yanında bir sekreter çalıştıracak maddi gücü olmayabilir. Ama bu, birinin sizin söylediklerinizi yazıya dökemeyeceği anlamına gelmiyor.





Türk mühendislerinin geliştirdiği yazılım sayesinde bilgisayarınız artık aynı zamanda sekreteriniz.





Mektup yazarken ya da bir hakimin raporunu hazırlarken ya da bir radyoloji raporunun okunması ve yazıya çevrilmesi, elektronik ortama aktarılması için kullanılabilecek bir program.





Yazılım aynı zamanda, ekrana yazılanları da okuyabiliyor.





Kullanıcıların hayatını kolaylaştıran program, görme engellilerin bilgisayar kullanabilmesine de imkan tanıyor.





Yazılımın maliyeti, ihtiyaca göre 200 lira ile 2 bin lira arasında değişiyor.





Programın yakın zamanda, başta gazeteciler olmak üzere diğer meslek gruplarına yönelik sürümlerinin de piyasa çıkarılması bekleniyor.






















Türk mühendisler, hatayı sıfıra indiren tamamen Türk malı




Türk mühendisler,hatayı sıfıra indiren tamamen Türk malı 'araç test hattı' icat etti.


Türk mühendisler, hatayı sıfıra indiren, 4 işlemi aynı anda yapabilen tamamen Türk malı 'araç test hattı' icat etti.
Türk mühendisler, yurt dışından ihraç edilen, araç test cihazlarını 8 yıllık çalışma sonucu tamamen Türk hammaddeler kullanarak yapmayı başardı. Daha gelişmiş ve hatayı sıfıra indiren araç test cihazı, Avrupa'da örnek gösteriliyor. Aynı aparat üzerinde rot ayarı, ferin ve performans, süspansiyon testi yapabilen cihaz hem vakitten kazanılmasını hem de kesin sonuçlar alınmasını sağlıyor. Makine, elektronik ve bilgisayar mühendislerinin ortaklaşa geliştirdiği cihaz, kullanım özellikleri ve alınan netice
özelliklerine göre birinci sınıf araç test hattı olarak gösteriliyor. Aracın test hattının üzerine çıkmasıyla başlayan süreçte, çok kısa sürede aracın tüm dokümanı bilgisayara çıkarılıyor.
Türkiye daha önce test hattını Avrupa ülkelerinden ihraç ederken, kopya alınmadan mühendislerin çabasıyla daha üstün bir şekilde yapılması üzerine Avrupa'dan siparişler alınmaya başladı.
Test hattını icat eden ve satışını yapan Makine Mühendisi Hakan Kahvecioğlu, yabancı mühendislerin yaptığı test hattının daha üstününü yaparak, ithal ettikleri ülkelere satmaya başladıklarını söyledi. 8 yıllık çalışmanın neticesinde araç analizlerinde hatayı sıfıra indiren ve işlemleri daha kısa sürede yapabilen test hattını icat ettiklerini belirten Kahvecioğlu, "Gururla cihazımızı Avrupa'ya satmaya başladık. Daha önce Ortadoğu ülkelerine satıyorduk. Üretimde tamamen Türk malı ham maddeler kullandık,
işçilikte Türk mühendislerine ait" dedi.
Kahvecioğlu, Türk mühendislerin başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını, sadece daha çok imkan tanınması gerektiğini kaydetti.


http://www.1turk.net/haberler/h/883

Türk mühendisleri tasarladı, Türk işçileri üretti, sınıfında bir ilk!







Türk mühendisleri tasarladı, Türk işçileri üretti, sınıfında bir ilk!




Otokar, frigorifik semi-treyler pazarına sunduğu yeni aracı Iceliner’ın Türkiye tanıtımını Antakya’da Hatay bayii Günay Otomotiv’in ev sahipliğinde yaptı. Birçok üstün özelliklerle donatılan Yeni Iceliner’ın en büyük özelliği ise; Türk mühendislerinin tasarlayıp ve Türk işçilerinin ürettiği frigorifik araç pazarında 7200 kg ile en hafif treyler olması!..



Antakya Ottoman Otel’de Otokar Hatay bayii Günay Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Halef Günay ve ekibinin ev sahipliği yaptığı tanıtım organizasyonuna Hatay başta olmak üzere Türkiye geneli 450 nakliye firmasından 650’nin üzerinde firma temsilcileri katılım gösterdi. Doğuş Otomotiv Thermo King Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Adnan Yücel ile Satış yöneticisi Çağlar Bircan’ın da katıldığı geceye Otokar’dan ise; Otokar Satış Müdürü Murat Tokatlı başta olmak üzere aracın üretiminde sorumlu Ar-Ge ekibinin lideri genel müdür yardımcısı, satış ekibi ve satış sonrası hizmetler ekibi tam kadro katıldı. Otokar’ın tam kadro çıkartma yaptığı Antakya tanıtım organizasyonunda nakliye sektör temsilcileri yeni aracı yakından inceleyerek yetkililerden detaylı bilgi aldı.



Nakliyeci dostlarıyla bir araya gelmekten dolayı mutlu olduğunu dile getiren Otokar Hatay bayii Günay Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Halef Günay, “Günay Otomotiv olarak her zaman sizlerin yayındayız. Dostluğumuzu ortaya koyduk ve bugünlere sizlerle birlikte geldik. Sizleri ağırlamaktan büyük bir keyif alıyorum” diye konuştu.



2010 yılı frigorifik semi-treyler pazarında, 800 adet olan toplam satışın 365’ini gerçekleştirerek liderliğini sürdüren Otokar’ın, bu araç ile birlikte 2011 yılındaki satış hedefinin ise 500 adet olarak belirlendiği bildirildi. Nakliyecilerden bu araç için yoğun sipariş aldıklarını açıklayan Otokar Satış Müdürü Murat Tokatlı, “Yeni Iceliner’ın üretimine Şubat 2011 tarihi itibariyle başladık ve şuanda Ağustos 2011 tarihine kadar olan üretim adetlerimizin tamını sattık” dedi.



25 YILLIK GURUR



Otokar – Freuhauf Yeni Iceliner’in Türkiye tanıtımını Antakya’da yapmalarının özel bir nedeni olduğunu açıklayan Otokar Satış Müdürü Murat Tokatlı, şöyle konuştu: Bizim için gurur verici günlerden biri. Bugün Türkiye tanıtımını yapıyoruz. Hatay’ın bizde özel bir yeri var. Grubumuzda ilk treyler imalatı 1986 yılında başladı ve ilk çıkan treylerlerde frigorifik treylerdir. İlk çıkan arabada Antakya’ya satılmıştır. Aradan geçen 25 yıl boyunca baktığınız zaman Antakya’nın bizde özel bir yeri var. Bölge insanın misafirperverliği de herkes tarafından iyi bilinmektedir. Burada 25 yıllık üretim tecrübemizi ve onun haklı gururunu nakliyeci dostlarımız ile paylaşıyoruz.”



TÜRK MÜHENDİSLERİNİN ESERİ



“Bugün çıkarttığımız arabanın çok büyük özellikleri var. Bir takım ilkleri beraber yaşayacağız. Otokar olarak Ar-Ge’ye büyük önem veriyoruz” diyen Tokatlı, Otokar’ın cirosunun yaklaşık yüzde 4’ünün Ar-Ge harcamalarına ayrıldığını ve Ar-Ge de çalışan personel sayısının ise 250 olduğunu açıkladı.



Yeni Iceliner’in nakliyeciye birçok avantajlar sunduğunun da altını çizen Tokatlı, “Bu araç, Türk mühendislerinin yaptığı çalışmalarının bir ürünüdür. Yeni Iceliner’in en büyük özelliği hem ATP-C hem de HACCP sertifikasına aynı anda sahip olamasıdır. Türkiye’de bu belgelerle tek üretim yapan şuanda Otokar’dır. Bu özelliğin yanında nakliyecilerimize ikinci bir avantaj daha sunuyoruz. O da standart çekiciye bağlanan bir araçta en yüksek iç yüksekliktir. Şuanda baktığımızda rakipler arasında bu aracın eşi benzeri yok. Bunun yanında diğer bir avantaj işletme maliyetleri açısından arabanın hafifliği. Yine bu araç rakiplerine nazaran 7200 kg ile benzerlerinin en hafifidir. Buda yolda giderken düşük yakıt maliyeti, yüksek taşıma kapasitesidir. Dolayısıyla burada bir takım ilkleri hep beraber yaşıyoruz ve burada olmaktan büyük gurur duyuyoruz” diye konuştu.



HEDEF %50 PAZAR PAYI



2011 yılında pazarda ciddi anlamda satış hareketliliği yaşandığına değinen Murat Tokatlı, Otokar olarak bu yılki hedeflerinin yüzde 50 Pazar payı yakalayarak liderliği devam ettirmek olduğunu söyledi. Tokatlı, “Otokar olarak ciddi hedeflerimiz var. 10 yıldır bu araçta tartışmasız Pazar lideriyiz. Yaklaşıkta yüzde 50’ye yakın bir Pazar payımız var. Hedefimiz, dengeyi bozmadan satılan her iki arabadan bir tanesinin Otokar olmasını devam ettirmektir. 2010 yılında toplam pazarda 800 adetlik bir satış gerçekleşti ve bu satışın 365 adedini biz yaptık. 2011 yılında da pazarın 1000’li adetlerde olacağını öngörüyoruz ve bizim hedefimiz ise 500 adetlik satış yaparak Pazar liderliğimizi devam ettirmektir” şeklinde konuştu.



ICELINER’IN TEKNİK ÖZELLİKLERİ:



Yeni Iceliner, Türkiye’de üretilen ECC regülasyonlarına uygun, HACCP ve ATP-C sertifikasına sahip ilk frigorifik semi-treyler olma özelliğine sahip. 385/65 R 22,5 lastikli, maksimum iç net yüksekliği 2660 mm ve hacmi 88 m3 olan Iceliner, forklift ile yükleme olanağı sağlıyor. EN 283 normlarına uygun, dış yüzeyi taşınan yükün kaymasını engelleyecek şekilde tasarlanmış yekpare alüminyum panele sahip taban yapısı ile Iceliner’da yer alan yüksek mukavemetli sandwich paneller yekpare olarak ileri yapıştırma teknolojisi ile Otokar tesislerinde üretiliyor.



Iceliner’ın sandwich panellerinde kullanılan DIN EN 13164 normuna uygun polistren bloklar, özel mikro yapısı sayesinde düşük nem alma, yüksek ısı izolasyonu ve uzun ömürlü kullanım özelliklerine sahip. Yüksek darbe ve UV direncine sahip iç ve dış CTP paneller, yüksek aydınlatma kapasitesine sahip araç iç aydınlatma lambaları, arka çerçeve üzerinde enine ve boyuna yerleştirilmiş darbe emici geri yanaşma takozları, araç iç uzunluğu boyunca yerleştirilmiş, yükleme darbelerine karşı dirençli 2 sıra fiber koruma bantları, alt alüminyum süpürgelikler, yükün araç ön duvarına vereceği zararları engelleyen ve soğuk hava sirkülasyonuna yardımcı olan 4 adet ön koruma barları ise Iceliner’ın diğer yeni özellikleri arasında yer alıyor.

Hüseyin Karabulut – Ulaşım Gazetesi




www.ulasimgazetesi.com




http://www.ulasimgazetesi.com/?id=5426















SONSUZ LEVİTRON-UÇAN TOPAÇ

AY'DA DÜNYANIN BÜYÜLEYİCİ DOĞUŞU

DÜNYAMIZA DEV BİR GÖK TAŞI DÜŞERSE

JAPON BAYAN ROBOT

İlk Uçuş Denemeleri -Early Flight

ARAPLAR İÇİN ROBOT ÜRETİLDİ

6 Mart 2012 Salı

İlk yerli Ferrari üretildi






İlk yerli Ferrari üretildi
Türkiye'deki otomobil fuarlarında belirli kişiler dışında kimsenin lüks spor otomobillere yaklaştırılmamasını içerleyen bir girişimci yerli spor otomobil üretti.
Ertex Oto Dekorasyon Genel Müdürü Ercan Malkoç, yaptığı açıklamada, işi gereği sık sık yurt dışındaki otomobil fuarlarına katıldığını, buralarda her isteyenin rahatlıkla lüks spor otomobilleri inceleyebildiğini anlattı. Türkiye'de düzenlenen otomobil fuarlarında ise bu otomobillerin çevresine bant çekildiğini, ünlü ve zenginlerin dışında kimsenin otomobilleri incelemesine izin verilmediğini belirten Malkoç, ''bu duruma çok içerlediğini ve bunun üzerine yerli bir spor otomobil geliştirmeye karar verdiğini'' söyledi.Malkoç, ilk otomobilin icadının üzerinden yaklaşık 100 yıl, ilk Türk otomobili olan Devrim'in yapılmasının üzerinden de 46 yıl geçtiğini ifade ederek, şöyle konuştu:''Ülkemizde 1966 yılından bu yana otomobil üretimi yapılmaktadır. Çağımızın ve özellikle de otomobil sektörünün gelişimi göz önüne alındığında, dünya otomotiv sektörüne bir marka kazandırmamış olmamız bizleri çok üzüyordu. Oysa daha 1938 yılında Türkiye, 140 tane avcı bombardıman uçağı üreterek şu an teknolojilerine imrendiğimiz AB ülkelerine satmıştır. 2007 yılındayız ve uçak yapan bir milletin torunları olarak bir otomobil yapamıyoruz. Cesaretimizin temelinde bu çok önemli bir etken oldu. Artık bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük ve Etox'u geliştirdik.''
NEDEN SPOR OTOMOBİL?
Spor modellerin firmaların vitrinini oluşturduğunu ve her otomobil tutkunlarının spor modellerin sahibi olmayı hayal ettiğini dile getiren Malkoç, bu nedenle spor otomobil geliştirmeyi tercih ettiklerini kaydetti.İnsanların spor otomobillerin her ayrıntısındaki beklentilerinin çok yüksek olduğunu anlatan Malkoç, bu otomobillerin hızlı gitmesinin, aynı zamanda en kısa mesafede durmasının istendiğini dile getirdi. Tasarımdaki beklentilerin de bu yönde olduğunu belirten Malkoç, ''Motordaki performansın dış çizgilere yansıması istenir. Bu beklentileri çoğaltmak mümkün. Bu nedenle spor otomobil üretmek zor bir iştir. Projeye başlamadan önce insanlar bize 'bunu yapamazsınız' diye güldüler. Fakat dünyada zoru başaran Porche, Ferrari, Lamborghini gibi firmalar var. Bizde iddialı başlamak istedik. Belki başlangıçta yıldızları hedef seçtik ama sonunda başarılı bir prototip geliştirdiğimize inanıyoruz. Bu araba çok konuşulacak.'' diye konuştu.Projeye başlarken öncelikle tasarım ekibini oluşturduklarını belirten Malkoç, tasarımın geliştirilmesinin 6 ay sürdüğünü anlattı. Bu aşamada oldukça zorlandıklarını ifade eden Malkoç, şunları kaydetti:''Çünkü kendi insanımızın beklentileri doğrultusunda bir tasarım hazırlamamız gerekiyordu. Buradaki beklentiler oldukça yüksektir. Hayallerde hep Ferrari ve Porche gibi otomobiller vardır. Biz onlara benzetmek için yola çıkmadık. Deyim yerinde ise spor otomobilde bir sınıf yaratmak için yola çıktık. Tasarım felsefemizin temelinde 4 kişilik günlük hayatta kullanılabilecek bir otomobil üretmek vardı. Hedeflerimizi bu yönde şekillendirdik. Aynı zamanda da tasarımımız performans isteyen kullanıcılara da hitap edecek görsellikte olmalıydı. Kişiye göre aile otomobili, kişiye göre günlük hayatta kullanılabilecek spor otomobil, kişiye göre tam bir performans otomobili. Kısacası Etox'a baktığınız açılardan bu özelliklerin tamamını görebilirsiniz. Yüze yakın tasarım eskizimiz arasında şu an prototip üretimini yaptığımız modeli seçtik.''
SERİ ÜRETİM BELGESİ ALDILAR
Etox'un günümüz otomotiv firmalarının tüm tasarım ve prototip üretimlerini kapsayan süreçleri içinde barındıran iki yıllık çalışmanın sonucunda geliştirildiğini ifade eden Malkoç, prototip hazırlama aşamasında tasarım ekibi de dahil 46 Türk personelin görev aldığını belirtti. Malkoç, aracın şasinin yurt dışındaki diğer özel üretilen emsallerindeki gibi örme şasi tekniğine dayanarak kendi mühendisleri tarafından projelendirildiğini kaydetti.Malkoç, otomobilin bütün parçalarını kendilerinin ürettiğini, sadece motorunu Fransa'daki bir firmadan aldıklarını ifade ederek, ''Bir süre sonra kendi motorumuzu kendimiz üretmeyi hedefliyoruz. Henüz ilk aşamadayız. Gelişime açık bir proje bu'' dedi.Etox'un günümüz koşullarını sağlayabilecek bir donanıma sahip olması nedeniyle fren testlerinde uluslararası geçerliliği olan R 13H testine tabi tutulduğunu belirten Malkoç, test sonucu bu kapsamdaki gereken tüm kriterlere uygunluğunun tespit edildiğini ifade etti. Malkoç fren sisteminin aynı zamanda ABS'yi de kapsadığını dile getirdi.Etox'un, ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Otomobil Teknolojileri Araştırma Merkezi'nce (OTAM) Sanayi Bakanlığının 2001/16/AT M1 sınıfındaki motorlu araçlar tip onay yönetmeliği kapsamında yapılan tüm testlerden de başarıyla geçtiğini söyleyen Malkoç, Türkiye'de seri üretim (Tip Onay) belgesini aldıklarını kaydetti.Daha önce üretilen yerli otomobiller ''Devrim'' ile ''İmza''nın ''Tip onay belgesi bulunmadığını'' ifade eden Malkoç, Etox'un künyesinde ''Made in Turkey'' yazan ''ilk otomobil olacağını'' söyledi.Malkoç, şu an da firmanın kendi testi olan 100 bin kilometrelik yol testine başladıklarını ifade etti. Dörtte biri sorunsuz tamamlanan test sırasında gidilen şehirlerde vatandaşların araca büyük ilgi gösterdiğini anlatan Malkoç, henüz tanıtımını gerçekleştirmemiş olmalarına rağmen şimdiden 3 ön sipariş talebi olduğunu belirtti. Malkoç, Etox için gelen sipariş taleplerini yol testi tamamlandıktan sonra alacaklarını kaydetti.
''İLGİ BİZİ SEVİNDİRİYOR''
Dünya otomotiv sektörü için olmasa bile Türkiye için bir marka yaratmanın zamanının çoktan geldiğine inandıklarını ifade eden Malkoç, ''Markayı firmalar yaratmaz, o markayı kullanan insanlar yaratır ve sahiplenir. Etox'a sokakta ve internet ortamında vatandaşlarımızın gösterdiği büyük ilgi bu konuda bizi oldukça sevindirdi'' dedi.Etox'un, piyasadaki spor otomobiller arasında ''en düşük yakıt tüketimine sahip araç olacağını'' saivunan Malkoç, standart modelin şehir içinde 5.7, şehirler arasında ise 4.1 litre yakıt tüketimine sahip olduğunu söyledi.Malkoç, en düşük Ferrari modelinin fiyatı 400 bin avrodan başlarken, Etox'un bunun 5'te biri oranında 100-150 bin YTL fiyat aralığında satışa sunulacağını kaydetti.
''TANITIMI ZAFER BAYRAMI'NDA YAPILACAK''
Etox'un geliştirilmesini ''Türk otomotiv sanayinin bir zaferi'' olarak gördüklerini anlatan Malkoç, bu nedenle aracın tanıtımını da 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda yapacaklarını söyledi.Yol testlerinin tamamlanmasının ardından hemen seri üretime geçmek istediklerini bildiren Malkoç, Etox'un üç ayrı motor seçeneği ile satışa sunulacağını dile getirdi.İlk etapta yılda 20 araç yapmayı hedeflediklerini, ilerleyen yıllarda de bu rakamı 500'e kadar çıkarmak istediklerini ifade eden Malkoç, araçlarının her birinin kişinin istediği üzere ayrı ayrı özelliklere sahip olacağını kaydetti.Malkoç, daha şimdiden Güney Kore'den bir firmanın projeye ortak olmak istediğini belirterek, ''Ancak yerli bir firmayla ortak olmayı tercih ederiz'' dedi.Gerek çizgileri, gerek kullanım özellikleri ve gerek motor çeşitliliğiyle anlatan Etox'un, 125 beygir (hp) gücünde 1500 cc hacminde dizel motor kullanılan standart modelinin yanı sıra 220 hp güç üretebilen 3000 cc dizel ve daha fazla performans isteyenler için de 272 hp güç üretebilen özel bir V6 benzinli motor seçenekleri bulunuyor.
LAMBORGHİNİ DE BÖYLE BAŞLAMIŞTI
Ünlü spor otomobil Lamborghini de benzer bir hikayeyle üretilmeye başlanmıştı.İkinci Dünya Savaşı'nın öncesi ve sonrasında önemli bir traktör üreticisi olan Ferruccio Lamborghini'nin bir Ferrari otomobili vardı. Ferrari'nin debriyaj aksamının kendi traktörleriyle aynı olduğunu fark eden Lamborghini, Enzo Ferrari ile görüştü ve onu bu konuda eleştirdi. Fakat Enzo Ferrari Lamborghini'yi basit bir traktör üreticisi olarak görerek onu dinleme gereği duymadı. Bunun üzerine Lamborghini, Ferrari'ye rakip kendi spor arabalarını üreterek, Enzo Ferrari'den intikam almaya yemin etti. Daha sonra Ferrari'yi eleştirdiği her konuda Ferrari'den çok daha üstün olan Lamborghini 350 GT'yi yaptı.
AA

CAHİT ARF




CAHİT ARF



Cahit Arf (d. 11 Ekim 1910, Selanik - ö. 26 Aralık 1997, İstanbul), Türk matematikçi. Kendi adıyla bilinen matematik kuramları ile dünya çapında tanınır."Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır." diyerek matematiğin sanatsal yönünü ortaya koymuştur.



Doktorasını yapmak için gittiği Almanya'da, matematikçi Helmut Hasse ile birlikte önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonunda, matematikte Hasse-Arf Kuramı'nı geliştirdi. Arf değişmezi, Arf halkaları ve Arf kapanışları gibi kendi adıyla bilinen matematiksel terimleri bilim dünyasına kazandırdı.



Yaşamı



Cahit Arf 1910 yılında Selanik Kaylar kazasında doğdu. 1918-1920 yılları arasında İstanbul Erkek Lisesi'nde okudu.Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de 1932'de tamamladı. Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitti.



Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Kolej'de Matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu.



Daha sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1967 yılında Türkiye'ye dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi. 1980 yılında emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde görev aldı. 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı.



Cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir. Halkalar ve geometri üzerine ilk konferanslar da 1984'te İstanbul'da yapılmıştır. Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuştur.



Cahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiştir.



Çalışmaları



Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusundaki yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin "Arf değişmezi" ve "Arf halkaları" gibi literatürde adıyla anılan çalışmaları matematik dünyasının ünlü matematikçileri arasında yer almasını sağladı. Matematik literatürüne "Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların yanısıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan teoremler kazandırmıştır.



Matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine her zaman "Matematiği ezberlemeyin kendiniz yapın ve anlayın" demiştir. Hakkında yazılmış bir yazıda şöyle denmiştir:



"...Bir zamanlar integrali bilen kimselerin matematikçi, üstel fonksiyonu bilenlerin ise büyük matematikçi sayıldığı ülkemizde derin matematik konularının tartışılacağı hayal bile edilemezdi. Cahit Arf, Türkiye'de matematiğin o günlerden bu günlere gelmesinde en büyük rolü oynamıştır." Şimdi 10 Türk Lirasında Cahit Arf'ın resmi bulunmaktadır.



Kaynakça





http://tr.wikipedia.org/wiki/Cahit_Arf

Genç mucitten büyük buluş




Genç mucitten büyük buluş



Genç mucit kaynak makinalarındakı gazda, kullanıma göre yüzde 40 ile 90 arasında tasarruf sağlayan bir sistem geliştirdi


Kaynak Makinalarındakı gazda, kullanıma göre yüzde 40 ile 90 arasında tasarruf sağlayan bir sistem geliştiren TOBB-ETÜ Makina Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Sedat Kılıç, aralarında ünlü firmalarında bulunduğu Ankara'daki yaklaşık 100 fabrika'da bu sistemin kullanılmaya başlandığını bildirdi.


Öğretmen bir baba ile ev hanımı bir annenin çocuğu olan Kılıç, TOBB-ETÜ Makina Mühendisliği Bölümüne fen ham puan birincisi olarak 2004'de girmiş ve buradaki eğitimi boyunca da burslu okumuş.


Kaynak makinalarında gaz tasarruf sistemi geliştirme fikrinin 30 yıldır kaynakçılık yapan ve aile dostları olan Recep Kabran'ın kaynak makinalarındaki gazın çabuk tükenmesinden şikayet etmesi üzerine doğduğunu belirten Kılıç, daha sonra Kabran'la birlikte bir gaz tasarruf sistemi üzerinde çalışmaya başladıklarını anlattı.


Birçok denemeden sonra ürettikleri ürünü bugünkü şekline getirdiklerini belirten Kılıç, geliştirdikleri ''Gaz Altı Kaynak Makinalarında Gaz Tasarruf Sistemi''miyle, kaynak makinalarında kullanılamadığı için havaya karışan atık gazı kullanılır hale getirdiklerini bildirdi. Geliştirdikleri sistemin, kaynak makinalarında regülatörlerin dışına takılan ara bir parçadan oluştuğunu kaydeden Kılıç, bu özelliği nedeniyle ürünün gaz tüketiminde tasarruf sağlamanın yanı sıra çevre dostu olduğunu da kaydetti.


Kılıç, bir ayda 10 bin lira gaz masrafı olan bir firmanın bir kereye mahsus yapacağı 3-4 bin liralık yatırım ile bu masrafı 2-3 bin liraya indirmesinin mümkün olduğunu ifade etti.


Kaynak makinaları ve regülatörler konusunda geliştirdikleri 3 yeni ürün üzerindeki çalışmaların da devam ettiğini belirten Kılıç, gaz tasarruf sistemiyle bu üç ürünün pazarlanması için iki öğrenci arkadaşıyla birlikte ALSE Makina Ticaret ve Sanayi ismiyle bir firma kurduklarını bildirdi.


Geliştirdiği Gaz Tasarruf Sisteminin Türk Patent Enstitüsünden (TPE) marka tescili bulunmasının yanı sıra faydalı model belgesi aldığına da dikkati çeken Kılıç, Turkish Quality ve Marka Tescil Belgesi almak için de çalışmaların sürdüğünü, bu belgeyi almalarının ürünün yurt dışında tanıtımını ve satışını kolaylaştıracağını söyledi.


Kılıç, ürünün pazarlanmasında yaşadığı en büyük sıkıntının ise çok genç olması nedeniyle firma sahipleriyle yüz yüze görüşememek olduğunu anlattı. Bir firmada en düşük hissesi bulunan yöneticilerden biriyle bile görüşmesi halinde geliştirdiği ürünün ne kadar faydalı olduğunu yöneticilerin hemen anladığını ve ürünü satın aldığını belirten Kılıç, görüştüğü tüm patronlara ürünü satmayı başardığını da sözlerine ekledi.

Geliştirdiği gaz dağıtım sistemini Avustralya'ya pazarlayan Kılıç, bu ülkeyle ihracat bağlantısı yaptığını kaydederken, ihracata yönelik görüşmelerin sürdüğü bir diğer ülkenin ise İran olduğunu anlattı.


-BÜYÜK FİRMALAR SİSTEMİ KULLANMAYA BAŞLADI-


Kılıç, Ankara'da aralarında Tofaş, Aygaz, Oyak Renualt ve BMC gibi büyük firmalarınında bulunduğu 100'e yakın firmaya gaz tasarruf sistemini sattığını ve söz konusu firmaların fabrikalarında bu ürünü kullanmaya başladıklarını bildirdi.


Ürünün piyasada çok tutulması üzerine bazı firmaların sahte gaz tasarruf sistemi ürettiklerini ve kendi isimlerine benzer isimlerle sattıklarını da kaydeden Kılıç, sahte ürünlerin piyasadan kaldırılması amacıyla birçok firmayla şimdiden mahkemelik olduklarını söyledi.


Sanayide buluş yapılmasını bekleyen çok alan bulunduğuna da dikkati çeken Kılıç, yaptığı icatta okuduğu üniversitenin büyük rol oynadığı ve bunun avantajını yaşadığını kaydetti. Kılıç, ''Ben bu üniversitede sanayinin bursuyla okudum. Yaptığım bu buluşla onlara bir nevi vefa borcumu ödüyorum'' dedi.


TimeTurk




Türk Einstein'ı Oktay Sinanoğlu



Doğum
25 Şubat 1935
Bari, İtalya

Etnik kökeni
Türk

Milliyeti
Türkiye

Dalı
Kimya, Moleküler Biyoloji



Çalıştığı yerler



Yale ÜniversitesiABD Atom Enerjisi Merkezi (1959-1960)Harvard Üniversitesi (1961)Orta Doğu Teknik Üniversitesi (1964)Yıldız Teknik Üniversitesi


Aldığı ödüller

Alfred Sloan Ödülü (1962)Tübitak Bilim Ödülü (1966)Alexander von Humboldt Bilim Ödülü (1973)Sedat Simavi Ödülü (1977)Bilgi Çağı Ödülü (1992)İLESAM Üstün Hizmet Ödülü (1995)Uğur Mumcu Bilim Ödülü (2002)


Oktay Sinanoğlu,

(d. 25 Şubat 1935, Bari - İtalya) Türk kuramsal kimyacı ve moleküler biyolog.


Hayatı:

Oktay Sinanoğlu, sonradan TED Koleji olacak Ankara Yenişehir Lisesi'ne 1953 yılında burslu öğrenci olarak girdi ve okulu birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.

1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü 8 ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. "Alfred Sloan" ödülünü aldı. 1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı. 1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu.
1960-61 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile "Doçent" oldu. 1963'te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında "tam profesör" unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı kazanan en genç öğretim üyesidir.

1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mutevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör ünvanını verdi. Yale Üniversitesi'nde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı. 1973'de Almanya'nın en yüksek "Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü"nü ilk kazanan kişi oldu. 1975'de Japonya'nın "Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü"nü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanı verildi. 1976'da Japonya'ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır. Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir. Meksika hükümeti tarafından yüksek Bilim Ödülü "Elena Moshinsky" ile ödüllendirildi.


Dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirmiştir. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi.

1980'li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak 1988'de yayımlanan çalışmaları akademik dünyada ilgi görmedi. 1993'te Yale Üniversitesi'ndeki profesörlük görevlerinden erken sayılabilecek bir yaşta emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye'ye dönerek Yıldız

Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı.
Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin anadil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe'nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedir


Yaşamı boyunca Kuantum Mekaniği'ne birçok katkıda bulunmuş bir bilim adamıdır. P.A.M.Dirac'in de üzerinde uğraştığı ancak çözümleyemediği bir problemi, "Kuantum mekaniğinde Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri çözdü.
Böylece Kimya bilimini bu topolojik inceleme ile sağlam bir temele oturttu.

Tüm akademik çalışmaları içinde en önemli 5 kuramı şöyledir:
Many Electron Theory of Atoms and Molecules (1961) =Atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı
.
Solvophobic Theory (1964)= Çözgen-iter kuramı
.
Network Theory (1974) = Kimyasal tepkime mekanizmaları kuramı
.
Microthermodynamics (1981) =Mikrotermodinamik
Valency Interaction Formula Theory (1983)=Değerlik kabuğu etkileşim kuramı.



Kitapları

2050'ye 5 Kala Dünyanın 105 Yıllık Tarihi (ISBN 9944090674)
İlerisi için (
ISBN 9944090611, ISBN 9944090612)
Türkçe Giderse Türkiye Gider (
ISBN 9944090605)
Bye Bye Türkçe / Bir Nev-York Rüyası (
ISBN 9752977634, ISBN 9752977631)
Büyük Uyanış (
ISBN 975841027X , ISBN 9752977669)
Hedef Türkiye (
ISBN 9758410229 , ISBN 9752977648)
Ne Yapmalı / Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin (
ISBN 9752977626)
Yeni Bilim Ufukları I (
ISBN 9789944090)
Yeni Bilim Ufukları 3 Hayatın Örgüsü Elli Yıllık Biyolojinin Temellerini Sarsan Sorular (
ISBN 9944090681)
Açıklamalı Fizik, Kimya, Matematik Ana Terimleri Sözlüğü (
ISBN 9789751619679)


Akademik kitapları

Modern Quantum Chemistry : Istanbul Lectures (Academic Press,1965)
Sigma Molecular Orbital Theory (Yale Press,1970)
Three Approaches to Electron Correlation in Atoms and Molecules (with K.Brueckner,Yale Press,1971)
New Directions in Atomic Physics (with E.Condon,Yale Press,1971)

İlgili kitaplar
Oktay Sinanoğlu, Türk Aynştaynı (hazırlayan: Emine Çaykara) (
ISBN 975-297-765-0)
Oktay Sinanoğlu, Bir Türk Dehasi (yazan: Ahmet Hakan) (
ISBN 9758618342)


Kaynakça:

^ http://www.yale.edu/opa/arc-ybc/ybc/v26.n2.news.07.html YALE Üniversitesi bülteni
^ Atatürk ve Türk Bilim Dili - Prof.Dr.Oktay SİNANOĞLU -1971
^ Computational Chemistry Yazar: Jerzy Leszczynski
^ Proc Natl Acad Sci U S A. 1961 August
^ interscience.wiley.com
^ quantum-chemistry-history.com
^ Sinanoğlu, O, “On the algebraic construction of chemistry from quantum mechanics. A fundamental valency vector field defined on the Euclidean 3-space and its relation to Hilbert space”,Theoret. Chim. Acta (Berl.), 1984, 65, 243-248.


Dış bağlantılar

Oktay Sinanoğlu'nun gayrı resmi sitesi
Oktay Sinanoğlu Facebook Grubu

http://tr.wikipedia.org/wiki/Oktay_Sinano%C4%9Flu




Rüyalar Bilgisayar Ekranında



Rüyalar Bilgisayar Ekranında



Japonya'da ATR Sayısal (kompütasyonal) Nörobilim Lâboratuvarlarında yapılan bir çalışmada, insan beyninden bilgisayar ekranına doğrudan görüntü aktarılması sağlandı. Başarılan görüntü aktarımı, şu an itibariyle oldukça basit olmakla birlikte, araştırmacılar; insanın düşüncelerini, hayallerini hattâ bazı sırlarını bilgisayar ekranına aktarmayı yakın hedef olarak belirlemiş durumda.


Sahasında 'ilk başarı' olarak kayıtlara geçen çalışmada, başa takılan algılayıcılar beyindeki görme korteksine giden elektrik sinyallerinin tesirlerini algılıyor. Alınan bu sinyaller, bilgisayar programında tekrar yapılandırılarak görüntü elde ediliyor. Denemelerde 'sinir'e karşılık gelen altı harfli 'neuron' kelimesi insanlara gösterildi. Kişinin gördüğü her harf aynı şekliyle bilgisayar ekranında görüntülendi. Denemelerde birbirinden farklı, hareketsiz 400 şekil kalıbı görüntülenebildi.


Çalışmanın diğer bir uzantısında ise, bilgisayar ekranında yürüyen bir insan figürü, düşünce ile yönlendirilebildi. Başa takılan birtakım algılayıcılardan gelen sinyaller bilgisayara iletilerek yürüyen animasyonun sağa veya sola dönmesi veya koşması gibi yönlendirmeler düşünüldü. Yapılması düşünülen fiilin, bilgisayar ekranındaki insan şekilli animasyon tarafından yapıldığı gözlendi.


Sızıntı Der.

Bilimadamları tıpkı insanlar gibi mimik yapabilen ilk





Bilimadamları tıpkı insanlar gibi mimik yapabilen ilk 'humanoid'i yaptı.


Jules ismi verilen robot kafası tasarlandı. İnsah Jules'i görünce bilimkurgu filmlerindeki dünyayı ele geçiren androidleri hatırlamadan edemiyor... Özel bir yazılımla kontrol edilebilen Jules, insan yüzündeki hareketleri ve mimikleri kopyalayabiliyor.Derisinin altında minik bir elektronik motor olan Jules, yüzünü ekşitebildiği gibi kameradan gözleriyle hüzünle bakabiliyor.İsterse de ağzını sonuna kadar açıp gülebiliyor.


İnsan-Robot Etkileşimi projesi West of England ve Bristol üniversiteleri tarafından yürütülüyor. 3 robot mühendisi mimik yapan robotu 3.5 yılda geliştirdi.Jules şimdiye kadar tasarlanmış diğer robotlardan 'insana benzeyen en yakın robot' olarak tanımlanıyor.





TV GİBİ TELEFON




TV GİBİ TELEFON



Japonlar gerçekten şanslı insanlar... Neden mi? Çünkü çoğu zaman bizim, hatta diğer tüm ülkelerin sahip olamadığı teknolojilere sahip olabiliyorlar. Bunun son örneği ise, Sharp'ın Japon kullanıcılar için geliştirdiği AQUOS FullTouch 931SH cep telefonu.


931 SH'yi farklı kılan en büyük özelliği, 1.024 x 480 piksel çözünürlük sunan 3,8 inç'lik kusursuz dokunmatik ekranı. Bu çözünürlük oranı, standart netbook'larda görülen 1.024 x 600 piksel ile neredeyse aynı. Ancak Sharp, bu çözünürlüğü sadece 3,8 inç büyüklüğe sığdırmayı başarmış.


AQUOS FullTouch 931SH, doğal olarak dijital TV alıcı ile birlikte geliyor. 16:9 formatındaki ekran, böylece yüksek çözünürlüklü bir TV'ye dönüşüyor. Telefonun diğer özellikleri arasında 5,3 MP kamera, Bluetooth, 100 MB dahili bellek, microSD bellek kartı yuvası ve GPS bulunuyor.


Gelelim kötü habere... AQUOS FullTouch 931SH şu an sadece Japonya'da, operatör SoftBank aracılığıyla satın alınabiliyor. Sharp, şu an için telefonu Japonya dışında piyasaya sürmeye pek niyetli değil.veteknoloji.com